Son günlerde Türkiye’nin en gözde turistik bölgelerinden biri olan Kapalıçarşı, büyük bir skandala ev sahipliği yaptı. İstanbul’un kalbinde 1461 yılından beri faaliyet gösteren bu tarihi alışveriş merkezi, sadece el sanatları ve değerli mücevherlerle değil, aynı zamanda suç çeteleriyle de anılmaya başladı. Türkiye’nin suç haritasında kendine yer bulan bir çetenin, Kapalıçarşı'yı kara para aklama merkezi olarak kullandığı iddiaları, güvenlik birimlerini ve yargıyı harekete geçirdi.
Son araştırmalara göre, Kapalıçarşı'da faaliyet gösteren suç çeteleri, uzun süredir yeraltı dünyasından gelen kara parayı aklamak için çeşitli yöntemler kullanıyordu. Bu çetelerin, Kapalıçarşı’daki dükkanlar ve mücevher atölyeleri aracılığıyla bir milyar TL’lik bir vurgun yaptıkları tespit edildi. Bu çetenin üzerinde çalıştığı mekanizma, sahte belgelerle birlikte, yüksek fiyatlarla değerli taşların satışı üzerinden tüm işlem hacimlerini artırmak üzerine kurulu. Hedefteki mücevherlerle ilgili yapılan analizler, çetelerin bu işten ne kadar kâr elde ettiğini gözler önüne seriyor.
Kapalıçarşı'nın içindeki pek çok dükkan ve tezgah, bu suç şebekesi tarafından kullanılıyordu. Müşterilere sundukları yüksek kaliteli ürünlerin arkasında ise aslında sahte ve değersiz taşlar bulunuyordu. Bu durum, hem yerli hem de yabancı turistlerin yanı sıra iş yerlerini de olumsuz şekilde etkileyen bir durum haline geldi.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı organize suçlarla mücadele birimi, uzun süreli takip ve istihbarat çalışmaları sonucunda "Yakamoz Operasyonu" adı altında bir operasyon düzenledi. Yüzlerce polisle yapılan eş zamanlı baskınlar, hem Kapalıçarşı'da hem de çevresindeki pek çok adreste gerçekleştirildi. Operasyon sonucunda, çetenin liderleri ve çok sayıda üyesi gözaltına alındı. Yapılan sorgulamalar, çetenin ne kadar geniş ve organize olduğunu ortaya koydu.
Gözaltına alınan kişiler arasında, dükkan sahiplerinin yanı sıra sahte belge üreticileri ve finans uzmanlarının da bulunduğu öğrenildi. Daha önce suç kaydı bulunmayan bazı mücevhercilere, iş yerlerinde yapılacak denetimlerden kaçmak için sahte evraklar düzenledikleri iddia ediliyor. Bu durum, çetenin büyümesine zemin hazırlarken, Kapalıçarşı'daki diğer dükkan sahiplerinin de gelirini etkileyen bir kriz yaratmış oldu.
Kapalıçarşı'daki vurgunun büyüklüğü ve sicil kaydı temiz görünen yüzlerin arkasındaki karanlık işlerin ortaya çıkması, hem güvenlik güçlerini hem de yerel halkı derin bir endişeye sevk etti. Güvenlik güçlerinin yaptığı açıklamalara göre, çetenin sadece Kapalıçarşı ile sınırlı kalmayıp, diğer bölgelerde de benzer yöntemler kullanarak uyuşturucu ve silah ticaretiyle bağlantılı kara parayı akladığı değerlendiriliyor.
Şimdi ise Kapalıçarşı'nın itibarını korumak ve tarihine sahip çıkmak adına bir dizi önlem alınması planlanıyor. Hem devletin hem de yerel esnafın bu duruma karşı alacağı tedbirler oldukça kritik olacak. Güvenlik güçlerinin çetelerle mücadelede örnek teşkil eden bu operasyona devam etmesi bekleniyor.
Sonuç olarak, Kapalıçarşı gibi kültürel ve ticari anlamda önemli bir mekanın kara para aklama faaliyetlerine alet olması, sadece oradaki esnafı değil, tüm ülkeyi derinden etkileyecek bir durumdur. Hem tarihi mirasımıza sahip çıkmak, hem de suç organizasyonlarını ortadan kaldırmak için yapılacak çalışmalar, bu tür olayların bir daha yaşanmaması adına büyük önem taşıyor.